Su Altı Fotoğrafçılığı Artık Çok Daha Gerçekçi

Su Altı Fotoğrafçılığı Artık Çok Daha Gerçekçi

Akvaryum canlılarımızın fotoğraflarını paylaşmak gerçekten keyiflidir. Ama hepimiz bilirzki su altı fotoğrafçılığı manzara resmi, çekmekten çok dah zordur.

Paylaşın:

İçindekiler

Tuzlu su akvaryumu sahiplerinin en sevdiği şeylerden biri de; besledikleri o muhteşem renklerdeki canlıların fotoğraflarını çekerek diğer meraklılarla paylaşmaktır. Ama hepimiz biliriz ki su altı fotoğrafçılığı manzara resmi çekmekten çok daha zordur.

Bir çoğumuzun yüzlerce kez denemesine rağmen gördüğümüz şeyi fotoğraflara yansıtamıyor oluşumuz en büyük sorunlarımızdan biri olsa gerek.

Bilim adamları, su altı fotoğrafçılığında çığır açan bir bilgisayar algoritması keşfettiler. Bu algoritma, suyun ışık üzerindeki bozulma etkisini telafi etmek için, renklerini otomatik olarak yeniden ayarlayabiliyor. Harika Değil mi? Üstelik bunu bir Türk bilim insanı yapmış.

Not: Su altı fotoğrafçılığında, ışığın suda eğilme şekli ve okyanus florasının ve faunasının inanılmaz canlı renklerini gizlemesi nedeniyle genellikle mavi renklidir.

Su Altı Fotoğrafçılığında Çığır Açan Gelişme

Araştırmacılar Derya Akkaynak ve Tali Trebitz , üç yıldan fazla bir süre önce, Sea-Thru adlı teknoloji üzerinde çalışmaya başlamışlar . Akkaynak Business Insider’a e-posta yoluyla Sea-thru’nun misyonunun su altı görüntülerinin büyük, yapay zeka destekli analizini sağlamak olduğunu söylemiş.

Algoritma, su altı görüntülerinin geniş gün ışığında çekilmiş gibi görünmelerini sağlamak için etkili bir şekilde ayarlama yapıyor ve AI yazılımının analizini kolaylaştırıyor.

su altı fotoğrafçılığına birer örnek

Su Altı Fotoğrafçılığı Neden Zordur?

Akkaynak; su altı görüntülerinde, AI yöntemlerinin genellikle zayıf veya tutarsız bir şekilde performans gösterdiğini, çünkü suyun otomatik analiz için görüntüleri çok fazla bozduğunu söylüyor.

Bu genellikle deniz bilimcilerinin yakaladıkları görüntüleri analiz etmek için fotoğrafları manuel olarak incelemek zorunda kalmaları anlamına geliyor ve bunun da gerçekten devasa bir görev olabildiğini dalış yapanların bir çoğu bilir.

Bilim adamlarının tek bir dalışta elde ettikleri görüntüleri yüzlerce ila binlerce kez laboratuvara geri göndermeleri genelde bu yüzdendir. Bu görüntülerin sadece küçük bir kısmını analiz edilebiliyorlar çünkü ortalama olarak bir uzmanın su altındaki bir canlının türünü belirlemesi yaklaşık iki saat sürüyormuş.

Hayfa Üniversitesi’nin deniz görüntüleme laboratuvarını Kuran Trebitz, ışığın suda bozulma şeklinin dalış sırasında fark edilmesinin zor olabileceğini çünkü insan beyninin bu bozuk görüntüye uyum sağladığını söylüyor.

“İkimiz de hevesli dalgıçlarız ve insan beyni, daldığınızda suyun etkilerini inanılmaz derecede telafi ediyor. Bu nedenle, çok zengin ve renkli bir dalış yaptığınız ve deneyimlediğiniz durumlar var, ancak dalıştan sonra edindiğiniz resimlere baktığınızda donuk ve mavi görünüyorsunuz, ve görüntülerde gerçekte görünenden çok daha fazlası olduğunu biliyorsunuz “diyor.

su altında çekilen aynı iki görselin karşılaştırılması

Sea-Thru Algoritması Nedir?

2015 yılında İsrail’deki Hayfa Üniversitesi’nde iken, Akkaynak bilim adamlarının atmosferde kullanılmak üzere tasarlanmış renk düzeltme denklemlerini farketmiş ve “Bunu keşfettikten sonra, özellikle okyanus için fiziksel olarak doğru bir (daha fazla) denklem formüle ettiğini ve bu denklemin (Akkaynak-Treibitz modeli olarak adlandırılır), su altı fotoğrafçılığı için gerçek bir atılım olduğunu keşfettim” Diyor.

Akkaynak, su altı nesnelerinin yanına renk şemaları yerleştirerek algoritmayı test etmiş. Daha sonra fotoğrafı Sea-thru algoritmasından geçirerek grafiklerin doğru renklerde görünüp görünmediğini test etmiş. Sea-Thru algoritmasından geçirilen görsellerin çalışması için artık renk şemalarına ihtiyacı olmadığını söylüyor

Akkaynak’a göre deniz yoluyla geniş bir kullanım alanı olabilir. “Yapay fotoğrafların taşınması ihtiyacını ortadan kaldırıyor, bu da su altı fotoğrafçılığı için daha az masraf ve daha az eşya taşımak anlamına geldiğini söylüyor ve Sea-thru’nun, suda yaklaşık bir metre ileride yanan çoğu flaş ışığından daha fazlasına ulaşabileceğini de sözlerine ekliyor.

Sea-Thru Algoritmasının Bireysel Kullanımı Mümkün Mü?

Akkaynak bunu Photoshop’ta tüketici kameralarına entegre edilmiş bir modül ve hatta dalış maskeleri olarak gördüğünü söylüyor.

En önemlisi, Akkaynak Sea-thru’nun, Sea-thru’nun kendisi herhangi bir AI kullanmasa bile, yapay zeka odaklı yeni bir deniz veri analizi dalgası sağlayabileceğini düşünüyor.

“Bu görüntülerin (örn. Resifler, deniz tabanı, balık stokları ile ilgili araştırmalar) Sea-thru ile önceden işlendiğinde, bilim adamları, saymak, tanımlamak, segmentlere ayırmak için mevcut güçlü bilgisayar görme ve makine öğrenme yöntemlerini kullanabileceklerini. hayvanları ve diğer nesneleri sınıflandırabileceğini, bu yüzden Sea-thru’yu deniz bilimindeki AI patlamasının başlangıcı olarak gördüğünü söylüyor.

Modern bilimin, ayın yüzeyi hakkında okyanusun derinliklerinden daha fazla şey bilmesi nedeniyle, bu algoritma sayesinde gelecekte bazı olağanüstü bilimsel keşiflerin yapılabileceğine inanıyoruz.

eğer bu teknolojiyi beklemek istemiyorsanız Canon firmasının ürettiği EOS R5 fotoğraf makinesi incelememize bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir