Prens Adaları Kıyılarındaki Mercan Toplulukları

Prens Adaları Kıyılarındaki Mercan Toplulukları

Marmara Denizinde Prens Adaları kıyılarındaki mercan toplulukları çok eskilerden beri bilinmesine karşın, özellikle akvaristler tarafından çok fazla bilinmez.

İçindekiler

Prens Adaları kıyıları, Marmara Denizi’nin benzersiz yapısını deneyimlemek için ideal bir bölgedir.Prens Adaları kıyılarında dalış yaparken, 2 ayrı denizden özellikleri bir arada gözlemleme fırsatı buluruz. Marmara Denizi’nde 2 katmanlı bir akıntı sistemi vardır. Yukarıda Karadeniz’den gelen az tuzlu sular, İstanbul Boğaz’ından Çanakkale Boğazı’na doğru akarken,alt katmanda ise tuzlu Ege suları Çanakkale Boğaz’ından girip Karadeniz’e doğru akar.

İki katmanın birbiri ile kesiştiği geçiş tabakası, bilimsel adıyla haloklin, halk arasında ise kristal diye bilinir. Karadeniz kökenli suların bulunduğu üst katmanda tür sayısı az, yani çeşitlilik zayıftır ancak bollukları fazladır. Alt katmanda ise, yüksek çeşitlilik vardır. Dolayısıyla da Prens Adaları etrafında dalmak, farklı özelliklere sahip iki denize aynı anda dalmak gibidir.

Tehditler, Durumları ve Korunmaları

Oktokoral mercanlar bitkimsi bir görünüme sahiptir. Marmara Denizi’nde üst katmandaki az tuzlu sular, oktokoral mercan yaşamına uygun değildir. Alt katmanda ise, çeşitli çalışmalarda toplam 23 oktokoral mercan türü belirlenmiştir. Bunların arasından 10 tür, Prens Adaları kıyılarında yaygın olarak rastlanır. Gövdelerindeki poliplerin çiçek gibi olmaları, bahar dalları kadar zarif bir görünüme bürünmelerini sağlar.

Nitekim mercanların bilimsel sınıflandırmada dâhil olduğu Anthozoa grubunun ismi, Yunanca’da “anthos” yani “çiçek” ve “zoa” yani“hayvanlar” kelimelerinden türeyerek “çiçek hayvanlar” anlamına gelir. Oktokoral mercanların diğer mercanlardan farkı çiçeklerinin, yani poliplerin, 8 kollu olmalarıdır. Bu mercanlardan birçoğu Akdeniz’in kıymetli “koralijen topluluklarının” anahtar türleri arasındadır. “Koralijentopluluklar”, az ışık alan ortamlarda büyüyen kabuksu yosunların birikimi sonucu oluşan habitatta yaşayan topluluklardır.

Prens adaları mercan toplulukları Akdeniz’de, deniz çayırlarından sonra en önemli ikinci topluluk olarak bilinir. Rengarenk görüntüleriyle hem eşsiz güzelliğe hem de yüksek çeşitliliğe sahiptirler. Özellikle Batı Akdeniz’de, İspanya, Fransa ve İtalya kıyılarında bol bulunmaları ancak insan baskısıyla çabuk bozulmaları nedeniyle, çok önemsenmiş ve çeşitli sözleşmelerle korunmaları sağlanmıştır. Mercanlar bu topluluklar içinde, özellikle Batı Akdeniz kıyılarında çok bol bulunurlar ve çalı benzeri yapıları sayesinde başka türlere yaşam ve yumurtlama alanı sağlarlar.

Yunanistan ve Türkiye gibi Doğu Akdeniz kıyılarında ise, koralijen topluluklarda mercanlar çok yaygın değildir. Ender olarak Ayvalık, Saros Körfezi gibi birkaç yerde dağılım gösterirler. Oysa Marmara Denizi’nde yoğunlukları 10 metrekarede 3 ila 180 mercan kolonisi arasında değişen bolluklar bulunabilir. Yani Prens Adaları kıyılarında güzel bir mercan topluluğuna rastlama ihtimaliniz, Ege Denizi’ndekinden daha yüksektir! Türkiye’nin Akdeniz kıyılarından ise birçok tür ya bulunmaz ya da çok yüksek derinliklerde mevcuttur.Marmara Denizi’ndeki Mercan Varlığı

Marmara Denizi’ndeki mercan varlığı çok eskilerden beri bilinmesine karşın, halk arasında pek bilinmez. Marmara Denizi’ndeki mercanlardan ilk bahseden kişi, 17. yüzyılda İstanbul’u ziyaret eden İtalyan asker ve doğa bilimci L.F. Marsili’dir. İlk tür tayinleri ise 19. yüzyılda yapılır ve daha sonra pek çok tür daha bildirilir ancak bu canlıların Marmara’daki dağılım ve yoğunluklarıyla ilgili çalışmalar çok yakın zamanda ekibimiz tarafından yapılabilmiştir. Oktokoral mercanları, 3 grup olarak özetleyebiliriz. İlk grup olan yumuşak mercanlar etli bir yapıya sahiptir, örtü veya parmaksı çıkıntılar şeklinde koloniler oluştururlar.

Aşağıdaki fotoğraflarda,A, B, H, I ve J olarak isimlendirilmiş türler, Prens Adaları kıyılarında en sık rastlanan yumuşak mercanlardır. İkinci oktokoral mercan grubu ise deniz kalemleridir. Bu gruptaki mercanlar, görünümleri nedeniyle deniz kalemi olarak adlandırılmıştır ve kuş tüylerine benzer şekilde daima bir ana eksenden çıkan uzantılar bulunur. Bu gruptan bir temsilciye, Prens Adaları kıyılarında çok sık rastlanır ve bol bulunur. Bu tür aşağıdaki şekilde, C etiketine sahip olan Veretillumcynomorium’dur.

Oktokoral mercanlardaki üçüncü grup “gorgonlar” olarak isimlendirilir, çalı benzeri dallanmaya ve dallar içinde esnek eksenlere sahiptirler. Prens Adaları kıyılarında en sık rastlanan gorgonlar, aşağıdaki resimde E, F, D ve G olarak gösterilmiştir. Gorgonlar, yukarıda bahsedilen koralijen topluluklardaki anahtar türlerdir. Batı Akdeniz’de yaygın olmaları sebebiyle eniyi bilinen gorgon türlerinden olan Paramuricea clavata ve Eunicella cavolini gibi gorgonlar Prens Adaları kıyılarında da mevcuttur. Ancak Prens Adaları’nda bu tipik türlerin yanında çok daha ilgi çekici ve varlıkları şaşırtıcı türler de vardır.

Fransa, İspanya, İtalya kıyılarında yada Ege Denizi’nde, 50 metreden fazla derinliklerde ve çok ender olarak bulunan bazı türler,Marmara Denizi’nde 20 metreden itibaren ve oldukça sık olarak karşımıza çıkar: beyaz çalı(Spinimuricea klavereni) ve küçük gorgon (Paramuricea macrospina). Gorgonlar Akdeniz’dedalış yapanların görmekten en çok hoşlandıkları türler arasındadır ve bilimsel çalışmalar ile koruma planlarının da odak noktalarıdır.

Bu iki gorgon, Akdeniz endemikleri -yani dünyada sadece Akdeniz havzasında bulunmalarına karşın, Batı Akdeniz’de dalış derinliklerinin dışında bulunmaları sebebiyle, hem bilimsel literatürde hem de dalış rehberlerinde çok nadiren yer alırlar. Hatta internet ortamında fotoğraflarına dahi pek rastlanmaz. Oysa her ikisi de Prens Adaları civarında oldukça yaygındır.

Bu iki gorgonun Marmara Denizi’ndeki bolluğu, birkaç faktörün bir arada etkisine dayandığını düşünüyoruz. Marmara Denizi’nin hem oşinografik özellikleri çok özel, hem de yoğun balıkçılıkbaskısı var. Haloklin veya günlük dille kristal tabakanın altındaki sularda, tuzluluk ve sıcaklık yıl boyu oldukça az değişim gösteriyor. Sular soğuk ve karanlık. Bu da Akdeniz’de ancak 50– 70 metrelerden sonra görülecek şartları haloklinden hemen sonra başlatıyor. Bu durum Akdeniz’de yaygın bulunan tüm gorgonlar için uygun şartlar sağlıyor gibi görünüyor.

Ancak diğer yandan yoğun balıkçılık baskısı ve kirlilik etkenleri var. Bu da habitatların bozulmasına neden oluyor. Özellikle balıkçılığın, yaşam dinamikleri genellikle oldukça yavaş olan uzun ömürlü gorgonların Marmara’da barınmasını zorlaştırmış olduğu tahmin edilebilir. Ağlar toplanırken,mercan dallarına takılarak bunların canlı dokularını zedeler ve yaralar. Diğer yandan dibe takılan ağlar, altta kalan mercanları öldürür ve mercanlara uygun yapıdaki habitatı örterek, bu canlıların yerleşebilecekleri zeminlerin azalmasına neden olur. Zaten oldukça yavaş büyüyen bu canlıların ortama tekrar yerleşmesi, hele de aynı balıkçılık baskısı devam ederken oldukça zordur.

prens adaları kıyılarındaki mercanların sınıflandırılması
Prens Adaları Mercan Toplulukları

Prens Adaları Kıyılarındaki Mercan Toplulukları Bölüm 2

Denizel biyolojik çeşitliliği korumak amacıyla Avrupa Birliği (AB) Habitat Yönergesi (92/43/EEC) çerçevesinde, tüm Avrupa çapında oluşturulacak denizel koruma alanları ağı (Natura2000 ağı) içinde temsil edilecek denizel habitat tipleri belirlenmiş ve sınıflandırılmıştır. Koralijenli oluşumlar ise Habitat Yönergesinde “Resifler” başlığı altında yer almaktadır.

Ayrıca Barselona Sözleşmesi üye ülkeleri tarafından kabul edilen bir Eylem Planı bu toplulukların korunmasını amaçlamaktadır. Her iki hukuki belge de koralijen içinde önemli yere sahip olan yumuşak mercan ve gorgonların muhafazasını ve izlenmesini gerektirmektedir. Barselona sözleşmesi bağlayıcı değilken Habitat Yönergesi ise bağlayıcı bir belgedir; bu açıdan Türkiye’dede bu tür çalışmaların yapılması son derece önemlidir.

Ayrıca Avrupa Birliği ülkeleri için, Akdeniz’deki balıkçılık kaynaklarının sürdürülebilir avcılığını düzenleyen Komisyon Yönetmeliği 1967/2006’ya göre koralijenli topluluklar üzerinde trol, direç, ığrıp ve benzeri ağlarla avlanmanın yasaklanması gerekmektedir (Madde 4.2). Marmara Denizi’nde trol avcılığı Su Ürünleri Yönetmeliğinin 1380 no’lu kanunu ve 24. Maddesi gereği tamamen yasaklanmıştır.Çalışmalarımızda belirlenen en zarar verici balıkçılık tipi gırgır avcılığı olmuştur.

dalgıcın suyun altında mercanları sınıflandırırkenki hali

Prens Adaları kıyılarında dibe takılı çok sayıda ağ gözlemlenmiş ve mercanlara verdikleri zararlar görüntülenmiştir.Marmara Denizi’nde gırgır avcılığı, 3/1 numaralı ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2012/65 no’lu tebliğ ile Cadde bostan ile Maltepe arsında kalan sahil şeridinden başlayarak Prens Adaları’nı Büyükada’nın güneyinden çekilecek bir sınır ile kapsayacak şekilde yasaklanmıştır. Bu durum olumlu bir gelişme olmakla birlikte, mercan ve gorgonların dağılım alanlarının hepsini kapsamamaktadır ve genişletilmesi gerekir.

Kirlilik de mercanları etkileyen bir diğer etmendir. Fırsatçı yosunlar gorgon ve mercan dallarını kendilerine zemin olarak kullanabilir ve bu canlıların yaralanmalarına ve ölmelerine neden olurlar. İyi durumdaki bir ortamda, bu duruma çok rastlanmaz ve mercan da yosunla mücadele edebilir. Ancak ortamda kirlilik olduğunda, mercanların bu fırsatçı yosunlarla rekabet kabiliyeti azalır ve dallarının örtülme oranları artış gösterir. Marmara Denizi ise ne yazık ki oldukça kirletilmiştir.

Paramuricea clavata (kırmızı gorgon) gibi gorgonlar yukarıda bahsedilen yavaş büyüme, az üreme, uzun ömür özelliklerine sahip türlere iyi bir örnektir. 90’lı yıllarda Sayın Serço Ekşiyan ve arkadaşlarının çektikleri videolarda oldukça sık oldukları görülen kırmızı mercanlar, günümüzde tek tük rastlanır hale gelmiştir. Bu gorgonun Prens Adaları’ndaki nüfusunun gitgide azalması muhtemelen yoğun balıkçılık baskısı ve yüksek kirlilik etmenlerine bağlıdır.

Öte yandan,beyaz çalı ve küçük gorgon dediğimiz Spinimuricea klavereni ve Paramuricea macrospinadiğer gorgonlara kıyasla, yüksek kirlilik girdisinden kaynaklanan yoğun çökelmeye dayanıklı venispeten hızlı büyüyen türlerdir. Marmara Denizi’nin mevsimsel değişim göstermeyen ve az ışık alan ortamı, bu iki türün ekolojik özellikleri ile bir araya geldiğinde, Prens Adaları kıyılarındaki yaygınlıkların sebebi anlaşılmaktadır.

2015 Yıkım ve Tahribat Yılı

2015 yılı yaz aylarına kadar, Prens adaları mercan toplulukları etrafında birçok mercan türü tüm olumsuzluklara rağmen direnmekteydi ve yoğun topluluklar görmek mümkündü. Ancak ne yazık ki, son dönemde art arda yaşanan bazı olumsuzluklar, mercanların ve başka birçok canlının direncini kırdı. Gitgide azalarak da olsa 2015’e kadar bir şekilde gelmiş bu zarif canlılar, yaz aylarında su kolonunda aşırı artan askıda katı maddenin çökmesiyle birlikte ölmeye başladı.

Bu çökeltinin kaynağı, Kurbağalı dere ve Kemikli dere ıslahları sırasında Adalar çevresine bırakılan dip çamurları, 2015 bahar aylarında kızıl akın (red-tide) artışlarının çökmesi, Yassı ada kıyılarının yeniden düzenlenmesi sırasında patlatılan kayaların denize dökülmesi ve genel olarak İstanbul kıyılarında artış gösteren kıyı dolgu çalışmaları olabilir.

Çökelti arttıkça mercanlar, süngerler, pina denilen çift kabuklu yumuşakçalar gibi; suda askıda bulunan organik maddeleri tüketerek beslenen canlılar tıkanıp ölmüştür, bazıları da düşen oksijen değerleri ile birlikte hastalanmış, bakteri ve mantarlarla kaplanmıştır. Şimdilerde ne Adaların kumlarında deniz kalemi, ne de kayalarda yumuşak mercan görmek mümkün. Gorgonların bazılarının iskeletleri hala görülebilmektedir.

Yine de umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Yumuşak mercan ve deniz kalemleri geri gelecektir. Gorgonlar dansa direnenler hala bulunmaktadır. Gorgonların çoğu yavaş büyüyen, düşük üreme yeteneğine sahip, uzun ömürlü canlılardır. Dolayısıyla geri gelmeleri çok uzun bir zaman alacaktır. Yine de onlara bu fırsatı tanımamız, onların yaşam alanlarını korumamız gerekir.

Ne Yapılmalı ?

Marmara eşsiz bir deniz ve bizler de değerini bilmeliyiz. Bu sebeple gırgır avcılığına kapalı alanın; Prens Adaları’nın güney kıyılarını, Yassı ada, Sivri ada ve Balıkçı Adası (Neandros) ile birlikte içine alacak şekilde büyütülmesini, ayrıca dipte bulunan eski gırgır ağlarının temizlenmesini tavsiye ederiz.

Diğer yandan Marmara Denizi genelinde, karasal ve endüstriyel atık suların arıtılarak denize derin deşarj ile bırakılmaları daha iyi planlanmalı ve uygulanmalıdır.

İçerikle ilgili deneyimlerinizi veya eklemek istediklerinizi aşğıdaki yorum bölümünden bizimle ve diğer akvaristlerle paylaşın. Sorularınız için Tuzlu Su Akvaryumu Forum da kendi başlığınızı açmaktan çekinmeyin. Size yardımcı olmaktan mutluluk duyarız.

Paylaşın:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Report Abuse

Kötüye Kullanım Bildir

Geri Bildirimde Bulunun